26 Şubat 2012 Pazar

Siyah Sesli, Arıza Kadın




Back to Black 


İlk albüm Frank ten 3 yıl sonra 2006 yılında 'Back to Black' albümü çıktı.Winehouse'un 60 ların Motown ve Retro ruhunu gün yüzüne çıkarmasında prodüktör Mark Ronson'ın payı yadsınamaz.Klasik bir soul , jazz albümünden çok daha öte , zamanın radyolarında 'You Know I'm No Good' ve 'Tears Dry On Their Own' gibi single larla dikkatleri üstüne çekmeyi başarmıştı.
Seks,alkol ve uyuşturucu bağımlılığı üzerine deneyimlerinden yola çıkarak yazdığı, dobra şarkı sözleri ve sıra dışı görüntüsü ile bir anda müzik dünyasının bir numarası oldu.'Rehab' eleştirmenler tarafından övgü yağmuruna tutulurken, albüm satışları hızla körüklendi ve 17 ülkenin müzik listelerinde bir numaraya yükseldi.
Back to Black albümü ile 6 dalda Grammy Ödülü'ne aday gösterildi ve beşini kazandı.Böylece bir gecede beş Grammy kazanan ilk İngiliz şarkıcı oldu.Aynı zamanda albüm 2000 lerin Birleşik Krallıkta en çok satan albümü oldu.


Back to Black Sonrası


Back to Black ile adını Dünya arenasına yazdırmış, en güçlü kadın vokallerden biriydi.Uzunca süren konser maratonundan sonra Winehouse kabuğuna çekilmiş uzunca bir süre sesi soluğu çıkmamıştı. 
'Çöküşte son nokta' diye adlandırılan ve 2008 yılında Rolling Stones muhabiri Claire Hoffman'ın yaptığı röportaj ile durumun vaziyeti, gözler önüne seriliyordu.
2008 tarihli röportaj dan;
' Dünyanın en büyük kadın seslerinden biri minik bir çöplükte yaşıyordu. Her yerde bira kutuları, yiyecek paketleri, iç çamaşırları, poşet ve çöp torbalarıyla dolu bir ev. Konser başına bir milyon dolar alan starın evi.
Kapısında her daim iki düzine paparazzi bekliyor. Evde bir pencere açıldığında ya da perdede bir kıpırdama olduğunda harekete geçen bu paparazzilerin tek amacı, Winehouse’u zayıf anında yakalamak. Winehouse’un umurunda değil. “Ne içersin?” diye soruyor. Dolaba baktığında 1-2 bira ve kokmuş yemek artıkları var. Lavaboda bakteriler festival yapıyor. Winehouse evdeki biraların yetmeyeceğini fark ediyor ve paparazzilerden ikisini bira almaya yolluyor.
Winehouse bu olumsuz tabloya rağmen çevresi tarafından cana yakın, tatlı biri olarak tanınıyor. İkramda bulunmayı, ağırlamayı seviyor. Hoffman’la hatıra fotoğraflarını bile paylaşıyor. Makinesinde kocası Blake Fielder-Civil’le çektikleri pozları gösteriyor. Ona aşık. Onsuz bir hayat düşünemiyor.
“Ben erkeğine düşkün, onu mutlu etmeğe çalışan sıradan bir kızım” diyor. Makinedeki fotoğraflar ilerlerken karşılarına Winehouse’un bir penise oral seks yaparkenki fotoğrafı çıkınca “Pardon şekerim” deyip aceleyle geçiyor o kareyi. Hoffman şokta tabii. Her şey normalmiş gibi takılıp röportajını yapmaya çalışıyor.
Winehouse sürekli sigara içiyor. Arada sık sık kokain çekip geri geliyor. Vücudunda yaralar ve iğne izleri var. Kullandığı uyuşturucuları samimiyetle ve çekinmeden anlatıyor. Evinde herhangi bir menajer, danışman, basın sorumlusu yok. Sadece bir kız arkadaşı var. O da zaten Winehouse’un kankası. Birlikte takılıyorlar. '
Amy Winehouse 2008 deki bu tablodan kurtulmak için çok uğraşıyor. Bir ara babası tarafından rehabilitasyon kliniğine yatırılıyor. Oldukça sancılı geçen bu dönem sonrasında Winehouse 'artık temiz yaşayacağım' diyor. Bir kez daha hayatta kalarak hayranlarını mutlu ediyor.


YIL 2011


Uyuşturucular ve alkol yüzünden sahne programlarını, bitiremez hale gelen Winehouse 2011 in ocak ayında geri dönüş olarak tabir edilen bir konsere çıkıyor.Anhembi stadında 15 bin kişiye vereceği konser başlıyor, ilk 3 şarkıdan sonra sesi gidiyor. Winehouse yine sarhoş ve ayakta zor duruyor.Geri dönüş hiçte muhteşem olmuyor.
Ocak ayında başlayan bu konser serisini Sırbistan,İspanya,Macaristan,İsviçre,Yunanistan ve Türkiye takip edecekken, Sırbistan konseri sırasında ipler kopuyor.Konser sırasında Winehouse zil zurna sarhoş.Ayakta duramıyor.Dünyaca ünlü,mükemmel ses binlerce kişi tarafından yuhlanıyor.Sırbistan sonrası Türkiyeye gelen Winehouse un, menajerleri tarafından konsere çıkamayacağı duyuruluyor.Winehouse konserlerini iptal ediyor ve evine dönüyor. O dönerken herkes sanki bunun bir son olacağını biliyor . . .


23 TEMMUZ 2011


Winehouse, Londra'daki evinde 23 Temmuz 2011 tarihinde ölü bulundu; polis, ölüm nedeninin  bilinmediğini açıklIyor.Tüm medya mecrası bu haberi yayınlıyor ve hayranları şokta.Hüsran dinmiyor . . .  Ailesi ve arkadaşları, 26 Temmuz 2011'de cenazesine katıldı. Daha sonra cesedi Golders Green Crematorium'da yakılıyor.
Ölümünün ardından, ölmeden önce kaydettiği ve daha önce hiç bir yerde yayınlanmayan kayıtlardan oluşan "Lioness: Hidden Treasures" albümü çıkıyor.
Albümde, 60'ların klasiklerinden "Our Day Will Come"ın Winehouse tarafından 2002'de kaydedilen reggae versiyonu, sanatçının Tony Bennett'le düet yaptığı ve aynı zamanda son stüdyo kaydı olan "Body and Soul", klasiklerden "Will You Still Love Me Tomorrow", sözlerini Winehouse'un yazdığı yeni şarkı "Between the Cheats" ve Winehouse'un "Tears Dry", "Half Time" gibi eski şarkılarının yeni versiyonları yer alıyor. 


Guardian gazetesinde yer alan habere göre, "Lioness: Hidden Treasures" albümünün prodüktörü Salaam Remi bu albümün Winehouse'un yayımlanmamış kayıtları adına "ilk ve son" albümü.
Uğur Ateşli

0 yorum:

Yorum Gönder

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More